Vekilin borçları Türk Borçlar Kanunu ve ilgili mevzuat çerçevesinde vekalet verene karşı doğar. Vekilin borçları aynı zamanda vekalet verenin hakları olarak ele alınır. Vekil, vekalet verenin talimatlarına uygun olarak iş yapmakla yükümlüdür ve genellikle işi bizzat yapmak zorundadır. Vekil, talimatlara uygun hareket etmesine rağmen zarar oluşursa sorumlu tutulmaz. Vekalet veren, vekilin kişiliğine, bilgisine ve tecrübesine güvendiğinden, vekilin işi genellikle şahsen yapması gerekmektedir.
Vekil, Türk Borçlar Kanunu 505/1 kapsamında, vekalet veren tarafından aldığı talimatlara uygun hareket etmek zorundadır. Vekil, vekalet verenden izin alma durumu bulunmadığı durumlarda, vekalet verenin izin vereceği işin mahiyetinden anlaşılabiliyor ise inisiyatif alabilir, talimattan uzaklaşabilir.
Ortaya Çıkan Zarardan Sorumluluk
Vekil, vekalet verenin talimatına uygun hareket etmiş olmasına rağmen bir zarar meydana gelmiş ise, bu zarardan vekalet veren, vekili sorumlu tutuamaz. Açık olmayan bir talimat neticesinde gerçekleşen zararlardan da vekalet veren sorumlu olacaktır. Vekil, talimata aykırı hareket neticesinde ortaya çıkan zarardan sorumludur.
İşi Yapma Borcu
Vekil, vekalet veren tarafından verilen işi bizzatihi yerine getirme borcu altındadır. Vekalet veren, vekilin kişiliğine ve mesleki bilgisine güvendiğinden dolayı TBK 506 kapsamında, işin vekil tarafından bizzat yapma sorumluluğu doğar. Bazı durumlarda vekilin işi başkasına yaptırabilme durumu söz konusu olmaktadır. Vekile, işi başkasına gördürme konusunda vekalet veren tarafından yetki verilmesi, işin başkası tarafından yapılmasını zorunlu kılacak birtakım durumlar, teamüli olarak işin başkası tarafından yapılması gerektiği durumlarda şahsen ifa sorumluluğu ortadan kalkar.
Özen Yükümlülüğü
Vekil edim sonucuna ulaşabilmek için kendisinden beklenen özeni göstermek zorundadır. Özen sorumluluğu belirlenirken başvurulan yol, işi basiretli başka bir vekil yapsa idi göstereceği sorumluluk kıyasen uygulanır.
Öte yandan vekil, vekalet verene karşı dürüstlük kuralına uymak zorunda olduğu gibi sadakat de göstermek zorundadır. Vekilin sadakat yükümlülüğü işi görmesi ile başlar ancak sözleşme sonlansa dahi devam edeceği kabul edilen görüştür. Vekil, işin mahiyeti gereği öğrenmiş olduğu bilgileri, sözleşme sonlansa dahi saklamak zorundadır. Bu zorunluluk da sadakat borcunun kapsamında değerlendirilir. Vekilin bu borcunu ihlal etmesi halinde doğacak zararları vekalet verene ödemek zorundadır.
Vekilin Borçları (Diğer Sorumlulukları)
- Vekil işi yaparken elde ettiği hakları vekalet verene teslim etmekle mükelleftir.
- Vekil, işin görülmesi dolayısı ile vekalet verenden aldıklarını vekalet verene verme yükümlülüğü altındadır.
- Vekil, vekalet verene karşı hesap verme yükümlülüğü bulunmaktadır. Bu, işin nasıl yürütüleceğine, işin görülmesi esnasında işle alakalı değişikliklere ya da maddi konulara ilişkin durumları kapsamaktadır.
Vekilin Borçları (İlgili Mevzuat)
II. Vekilin borçları
Türk Borçlar Kanunu (6098 Sayılı Kanun)
1. Talimata uygun ifa
MADDE 505- Vekil, vekâlet verenin açık talimatına uymakla yükümlüdür. Ancak, vekâlet verenden izin alma imkânı bulunmadığında, durumu bilseydi onun da izin vereceği açık olan hâllerde, vekil talimattan ayrılabilir.
Bunun dışındaki durumlarda vekil, talimattan ayrılırsa, bundan doğan zararı karşılamadıkça işi görmüş olsa bile, vekâlet borcunu ifa etmiş olmaz.
2. Şahsen ifa, sadakat ve özen gösterme
a. Genel olarak
MADDE 506- Vekil, vekâlet borcunu bizzat ifa etmekle yükümlüdür. Ancak vekile yetki verildiği veya durumun zorunlu ya da teamülün mümkün kıldığı hâllerde vekil, işi başkasına yaptırabilir.
Vekil üstlendiği iş ve hizmetleri, vekâlet verenin haklı menfaatlerini gözeterek, sadakat ve özenle yürütmekle yükümlüdür.
Vekilin özen borcundan doğan sorumluluğunun belirlenmesinde, benzer alanda iş ve hizmetleri üstlenen basiretli bir vekilin göstermesi gereken davranış esas alınır.
b. İşin üçüncü kişiye gördürülmesi hâlinde
MADDE 507- Vekil, yetkisi dışına çıkarak işi başkasına gördürdüğünde, onun fiilinden kendisi yapmış gibi sorumludur.
Vekil başkasına vekâlet vermeye yetkili ise, sadece seçmede ve talimat vermede gerekli özeni göstermekle yükümlüdür.
Vekâlet veren, her iki durumda da vekilinkendi yerine koyduğu kişiye karşı sahip olduğu hakları, doğrudan doğruya o kişiye karşı ileri sürebilir.
3. Hesap verme
MADDE 508- Vekil, vekâlet verenin istemi üzerine yürüttüğü işin hesabını vermek ve vekâletle ilişkili olarak aldıklarını vekâlet verene vermekle yükümlüdür.
Vekil, vekâlet verene tesliminde geciktiği paranın faizini de ödemekle yükümlüdür.
4. Edinilen hakların vekâlet verene geçişi
MADDE 509- Vekilin, kendi adına ve vekâlet veren hesabına gördüğü işlerden doğan üçüncü kişilerdeki alacağı, vekâlet verenin vekile karşı bütün borçlarını ifa ettiği anda, kendiliğinden vekâlet verene geçer.
Vekilin iflası hâlinde vekâlet veren, bu alacağın kendisine geçmiş olduğunu iflas masasına karşı da ileri sürebilir.
Vekâlet veren, vekilin kendi adına ve vekâlet veren hesabına edinmiş olduğu taşınır eşyanın iflas masasından ayrılarak kendisine verilmesini isteyebilir. Vekilin sahip olduğu hapis hakkından iflas masası da yararlanır.
Vekilin Borçları (TBK 508) Yargı Kararları
Somut olayda, davalı vekil hesap verme yükümlülüğünü davanın açıldığı 04.02.2013 tarihinden önce yerine getirdiğini ispat edemediğinden zamanaşımının başlangıç tarihinin davanın açıldığı tarih olduğu ve davanın zamanaşımı süresi içerisinde açıldığının kabulü gerekir. O halde, mahkemece, işin esasına girilip taraf delilleri toplanarak hasıl olacak sonuca uygun bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.
Yargıtay 13. H.D. 2016/20921 E., 2019/951 K.
Vekilin Borçları (TBK 505) Yargı Kararları
Mahkemece, bu yön üzerinde durulmamıştır. O halde mahkemece, davalıların savunmalarında bildirmiş oldukları azil nedenleri ile ilgili ayrı ayrı inceleme ve değerlendirme yapılmak suretiyle azlin haklı olup olmadığı irdelenerek, sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ve yanlış değerlendirmelerle yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması, usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.
YARGITAY 13.H.D. 2013/28229 E. , 2014/8220 K.